KOMPLOCULAR SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARININ SAVUNMA GÜCÜNÜ KIRACAK YALANLAR UYDURMUŞLARDIR
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının yaklaşık 40 yıllık birliktelikleri boyunca dünya çapında sürdürdükleri yoğun kültürel faaliyetleri, direkt ya da dolaylı olarak birçok insanla iletişim kurmalarına yol açmıştır. Bu faaliyetler ve neden olduğu iletişimler onlara dostlar kazandırdığı gibi bazı düşmanlar da kazandırmıştır. İşte Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubunun kültürel faaliyetlerini durdurmak isteyen odakların, bu gruba yakınları katılan veya kıskançlık ve öfke besleyen kimi insanların saldırıları, yaşanan bazı nahoş olayların mecburen yargıya taşınmasıyla sonuçlanmıştır.
Zaman içinde, faaliyetlerin ve iletişime geçilen insanların sayısının artmasına paralel olarak yargıya taşınan olayların sayısı da elbette ki artmıştır. Bu durum Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının kendilerini kapsamlı, karmaşık ve yoğun hukuki süreçler içinde bulmasına neden olmuştur. Ayrıca maruz kaldıkları bazı büyük komplolar ise, yargı süreçlerinin çok uzun sürmesine neden olduğundan, komplolara karşı verilen hukuki mücadeleler de çok geniş zaman dilimlerine yayılmıştır. Karşılıklı şikayetlerle açılan soruşturma ve davalar çok sayıda avukatla çalışılmasını gerektirdiği gibi, Sayın Adnan Oktar’ın bazı arkadaşlarının da bu süreçlere destekçi olmalarını gerektirmiştir. Dolayısıyla bu kişiler legal olarak açılan ve işletilen hukuk bürolarında çalışmışlar ve yapılan saldırılara karşı hukuksal mücadele verilmesine katkı sağlamışlardır. Nitekim Sayın Adnan Oktar’ın söz konusu arkadaşlarının bu tavrı Kuran-ı Kerim’e de uygundur. Allah Şura Suresi’nin 39. ayetinde “Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır.” demektedir. Bu ayet savunmanın İslam dininde farz bir eylem olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, söz konusu kişilerin bu çalışmalarında Sayın Adnan Oktar’ın hiçbir talimatı rol oynamamıştır. Hepsi kendi özgür iradeleriyle hukuki faaliyetlere katkıda bulunmuştur.
Komplocular ise, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının savunma güçlerini kırmak için özel taktikler geliştirmişlerdir. Camiadan olmayan, ama camianın hukuk bürolarında ücretli olarak çalışan avukatları dahi soruşturma dosyasına şüpheli olarak katıp tutuklanmalarını sağlamışlardır. Aynı zamanda Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubunun kanunlara uygun haklı hukuki mücadelelerine gölge düşürmek için, sözde örgüt içinde güya “hukuk grubu” adı altında bir yapı kurulduğu, bu yapı aracılığıyla kanunlardaki açıkların da kullanılması suretiyle muhaliflerin sindirildiği, faaliyetler için miras ve hakaret davaları gibi davalardan gelir elde edildiği yalanlarını uydurmuşlardır. Geçmiş yıllarda karşılaştıkları işkencelerle, tehditlerle, komplocularla ilgili şikayetlerini uydurma şikayetler gibi göstererek, hakim ve savcılarımızı günümüzde Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının hiçbir iddiasına itibar etmeyecek şekilde yönlendirmeye çalışmışlardır. Hakan Erol da komplocuların bu oyununa aldanmış, kitabındaki açıklamalarıyla insanların hukuki haklarını gasp etmeye çalışanlara destek verir duruma gelmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder