HAKARET DAVALARINDAN GELİR ELDE EDİLDİĞİ İDDİASI ASILSIZDIR

 


Husumetli müştekiler Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının kanuni haklarını kullanmasından bile suç üretebilmişlerdir. Örneğin, sosyal medyada Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına hakaret ve tehditte bulunan insanlar hakkında yapılan şikayetlerin gelir kapısı olarak görüldüğünü iddia etmişler, güya yaptıkları paylaşımlarla insanları kendilerine hakaret etmeleri için kasıtlı olarak kışkırttıklarını ileri sürmüşlerdir. Hakan Erol da elinde bu iddiaları doğrulayacak somut hiçbir kanıt olmadan, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının karlı gördükleri bu yöntemle güya cemaatin kasasını doldurduklarını söylemiştir.

Bu iddialar da karalama amaçlı olarak ortaya atılmış asılsız iddialardır. Söz konusu davaların sürecinden habersiz olan halkımız bu tür suçlamalarla yanıltılmak istenmektedir. Nitekim Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları kendilerine hakaret ve tehditte bulunan kişiler eğer özür dilerlerse şikayette bulunmamışlar ya da şikayetlerini geri çekmişlerdir. Açılan davalar kazanıldığı takdirde elde edilen ise sadece cüzi miktardaki avukatlık masrafları olmaktadır. Bu da elbette ki söz konusu davaları takip eden avukatların hakkıdır. Kaldı ki davaların tümü lehe de sonuçlanmamıştır. Söz konusu şikayet dosyalarında takipsizlik ve beraat kararları da çıkmıştır. Ayrıca Hakan Erol’un kitabında, hakaret ve tehditlerle ilgili aylık olarak yapılan hukuki başvurular hakkında verdiği sayılar da abartıdan ibarettir. Aylık ortalama 1.000 başvurudan elde edilen 500.000 TL gelir iddiası tamamıyla hayalidir. Hakaret ve tehditlerin en yoğun olduğu dönemde bile aylık başvurusu sayısı 100’ü hiçbir zaman geçmemiştir. Tüm bu gerçeklerden de anlaşıldığı gibi, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının hakaret davalarından elde ettikleri gelirle sözde cemaat kasasını doldurmaları gibi bir durum teknik olarak da mümkün değildir.

Bununla birlikte Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014 yılından 2019 yılı sonuna kadar olan dönemde Cumhurbaşkanına Hakaret suçundan 63.041 kişiye dava açıldığı tespit edilmiştir. Söz konusu örnekte nasıl Cumhurbaşkanımız bu hakaret davalarını gelir elde etmek için değil, kendisine karşı sözlü saldırıda bulunarak suç işlediğini düşündüğü kimselere kanundan doğan hakkını kullanarak dava açmışsa, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları da kendilerine hakaret edenlere ve kendilerini tehdit edenlere karşı kanunda yer alan şikayette bulunma haklarını kullanmışlardır.

Burada unutulmaması gereken çok önemli bir husus daha bulunmaktadır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının maruz kaldıkları hakaret ve tehditlerden dolayı şikayette bulunmaları anayasamızla teminat altına alınmış bir haklarıdır. Hukuksuzluklara karşı mücadele verdiğini her daim belirten OdaTV camiasının mensubu Hakan Erol, maruz kaldıkları saldırılara karşı anayasal haklarını kullanan insanların tarafında olacağına, günümüze sosyal medyanın tamamen dejenere hale gelmesine yol açan hakaret ve tehditlerin sahiplerini eleştireceğine, husumetli müştekilerin yalanlarına itibar etmekte ve olayda haklı oldukları açık olan insanları suçlamaktadır. Ancak kardeşleri olarak Hakan Erol’u uyarmalıyız ki, böyle hatalı bir yaklaşımla hukuksuzluklara karşı mücadele edilemeyeceği, fikirlerine ve yaşantı biçimlerine katılmasa da birbirlerine saygı duyan insanlardan oluşan bir toplum haline getirilemeyeceğimiz açıktır. Geldiğimiz aşamada, aklı başında, adaletli, tarafsız ve vicdanlı insanlarımız bir araya gelip daha özgür, medeni, ahlaklı ve saygılı bir toplum yapısı inşa edecek eylemlerde bulunmadıkları takdirde Türkiye’nin her geçen gün daha da sevgisiz, kavgacı ve huzursuz bir ülke haline geleceğinde kuşku yoktur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAYIN HAKAN EROL’UN “TURNİKE” İSİMLİ KİTABINA CEVABIMIZDIR

KOMPLOCULAR SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARININ SAVUNMA GÜCÜNÜ KIRACAK YALANLAR UYDURMUŞLARDIR

SAYIN ADNAN OKTAR’A YÖNELTİLEN EZİYET SUÇLAMALARI ASILSIZDIR