İSRAİLLE ALAKALI BAZI KLASİK İTHAMLARA CEVAPLARIMIZ

 


Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına karşı kamuoyunda infial oluşturmak için en sık çarpıtılan konulardan biri de İsrail ile olan ilişkilerdir. Nitekim Hakan Erol da kitabında, Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubu hakkında dosyada ortaya atılan bu tür hayali iddialardan bir kısmına değinmiştir.

Sayın Adnan Oktar konuşmalarında ve eserlerinde Kuran’daki emirler doğrultusunda “yumuşak söz söyleyen”, “Allah’ın yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet eden”, “aşırılığa gitmeyen”, “af yolunu benimseyen” bir insandır. Her görüşten ve milletten insana karşı anlayış ve sevgiyle yaklaşmaktadır. Bu durum elbette ki İsrail’de yaşayan insanlar için de geçerlidir. Müslümanların bir bölümüne hakim olan İsrail öfkesiyle olaylara yaklaşmamakta, oradaki mazlum insanların da haklarını korumakta, iman sahibi Yahudilerle görüşüp dünyaya barışın ve İslam’ın hakim olmasına gayret etmektedir.

· SAYIN ADNAN OKTAR İSRAİL’İ GEREK GÖRDÜĞÜ DURUMLARDA AÇIKÇA ELEŞTİRMİŞTİR:

Hakan Erol kitabında Sayın Adnan Oktar’ı sürekli İsrail’i överken Filistin’i kötüleyen bir insan gibi göstermek istemiştir. Husumetli müştekilerin de her zaman gündemde tutmaya çalıştıkları bu iddia asılsızdır. Aşağıda Sayın Adnan Oktar’ın İsrail’i eleştirdiği ve İslam’ın İsrail’e de hakim olacağından bahsettiği birçok konuşmasından birkaç örnek yer almaktadır:

“İsrail gençliğini Darwinist yapmak için çaba harcıyorlar. İsrail boydan boya mescit olacak, ezan sesiyle dolacak. Hz. Mehdi (a.s.) devrinde tüm İsrail dindar olacak.” (24 Temmuz 2011)

“Ben dindar Musevilerle görüştüm; çok yüksek ahlaklılar ve savaştan şiddetle kaçınan insanlar. Ama İsrail devleti Darwinistlerin elinde, materyalistlerin elinde. Bomba da yağdırıyor, zulüm de yapıyor. Genel anlamda tabii bu söylediklerim yoksa tabii ki istisnalar vardır. Darwinizmi dayata dayata bütün Ortadoğu’yu mahvettiler. İsrail’in gaddarlığının kökeninde yine Darwinizm var. Gerçek bir Musevi böyle bir katliam yapabilir mi? Filistinli çocukları kan revan içinde bırakabilir mi? Asla yapamaz. (24 Eylül 2012)

“Gerçek bir Musevinin mutlaka Muhammedi olması, Kuran’a uyması gerekir. O zaman Tevrat’a sevgisi Hz. Musa (a.s.)’a sevgisi çok mükemmel ve pürüzsüz olur. Kafası ve vicdanı çok rahat olur.” (19 Temmuz 2011)

 “Kudüs konusunda ben yaptım oldu diye bir mantıkla hareket edilmez. Tüm bölgeyi Allah korusun ateşe atar. Kudüs Müslüman, Musevi, Hristiyan tüm dindarlar için kutsaldır. Allah her üç din için de o şehri kutsal kılmış. Senin değil benim mantığıyla hareket edilmez. Üç dinin mensuplarının da güven içinde olacağı bir ortam olması önemlidir. İsrail, Kudüs’ü tarihi şehir olarak muhafaza etsin. Mevcut durum muhafaza edilmesi Museviler için de Hristiyanlar için de Müslümanlar için de daha doğru olur.” (6 Aralık 2017)

“Hz Musa (a.s.) Müslüman’dı, Hz. İsa (a.s.) Müslüman’dı. Museviler Hz. Muhammed (s.a.v.)’e iman ettiklerinde Hz. Musa (a.s.) dönemi Müslüman’ı olurlar. Kusursuz birer dindar olurlar. İseviler de, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e iman ettiklerinde, Hz. İsa (a.s.) dönemi Müslüman’ı olurlar. Hıristiyanlığı tam anlamıyla yaşarlar. Hz. Muhammed (s.a.v.)’e iman; Musevilerin elinden Hz. Musa (a.s.)’ı almaz, Hıristiyanların elinden Hz. İsa (a.s.)’ı almaz. Aksine, kendilerini onlara daha çok yaklaştırır.” (19 Temmuz 2011)

“İsrail’in protesto ve tepkileri sert yöntemlerle bastırmaya çalışması yanlış ve çirkin bir yöntem. Bu eski mantığı tamamen bırakmaları gerek. İsrail, dindar Musevilerin protestolarını da benzer şekilde çok kaba yöntemlerle bastırıyor. Bu kaba anti demokratik yöntemleri bırakmalı. (30 Temmuz 2017)

“İsmailoğullarından kim adam öldürürse zulüm yapmıştır, İsrailoğullarından da kim adam öldürürse zulüm yapmıştır. Biz her türlü cinayeti kınıyoruz.” (25 Kasım 2012)

“Gizli namaz kılan birçok Musevi var. İslam her insanın fıtratında vardır. Yakında tüm Museviler Kuranı ezberden bilecekler.” (23 Temmuz 2011)

“İsrail’in, Mavi Marmara olayında hayatını kaybeden vatandaşlarımız için özür dilemesi gerekir. İsrail, Türkiye’den özür dilemekle küçük düşmez, aksine büyür. Özür dilemek gönül alıcıdır, onur kırıcı değildir.” (20 Eylül 2012)

“İsrail ile Filistin arasındaki kavgayı Allah’ın izniyle bitireceğiz. İkisi de Peygamber soyu olan bu iki halkın kardeş olarak yaşamasını istiyoruz. Masum bir Filistinli şehit eden de masum bir Musevi’nin canına kıyan da zalimdir. Biz her türlü zalimliğe karşıyız. Filistinli canımız kardeşlerimizin huzur ve güvenlik içinde yaşamasını istiyoruz. Hz. Musa’nın bizlere emaneti olan Musevilerin her yerde güvenlik bulmasını istiyoruz. Allah’ın izniyle bu güzel barış ortamı Mehdiyet döneminde oluşacak.” (16 Şubat 2018)

·       HAKAN EROL, İSRAİL KONUSUNDA MANTIKEN DE ÇÜRÜK HAYALİ İDDİALARDAN BAHSETMİŞTİR:

Hakan Erol, olabildiğince çok suçlamada bulunup Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının tehlikeli ve etkili bir örgüt olduğu izlenimini oluşturmak isteyen komplocuların birçok hayali iddiasını kitabına taşımıştır. Ancak bu iddialardan bir bölümü mantıken de çok çürüktür. Aşağıda bu durumu ortaya koyan iddialardan biri yer almaktadır:

Hakan Erol kitabında İsrail milletvekili haham Yehuda Glick’den özellikle bahsetmiştir. Bunun da sebebi bu kişinin 2017 yılında mecliste yaptığı bir konuşmada Sayın Cumhurbaşkanımızın İsrail’in içişlerine karıştığı iddiasıyla cezalandırılmasını istemiş olmasıdır. Hakan Erol bu olayı hatırlatarak, Yehuda Glick’in Sayın Erdoğan’a düşman olduğunu ileri sürmekte, buradan hareketle de Sayın Adnan Oktar’ı Sayın Cumhurbaşkanımızın düşmanlarıyla dostluk kuran bir kişi gibi göstermeye çalışmaktadır. Bununla da yetinmeyip, kendi içinde mantıksızlık barındıran yukarıdaki suçlamaya kitabında yer vermiştir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, haham Yehuda Glick’in düşünceleri kendisini bağlar. Sayın Adnan Oktar’ın, Yehuda Glick’le görüşüyor diye onun her fikrini benimsediği elbette ki iddia edilemez. Sayın Adnan Oktar ile Yehuda Glick arasındaki iletişimi bir yana bırakırsak, en yakın dostlar arasında, ailelerin içinde, siyasi partilerde, vakıflarda bile olaylara farklı bakan insanlar her zaman bulunur. Yani Sayın Adnan Oktar ile Yehuda Glick’in dost oldukları bile varsayılsa, dünya üzerinde her konuda aynı düşünen hiçbir dostun vb. olmadığı aşikardır. Ayrıca Yehuda Glick’in bir konuşmasında Sayın Erdoğan’ın cezalandırılmasını istemesi onu kesin olarak düşman gördüğünü de göstermez.

Hakan Erol bu tür çocuksu mantıklarla Sayın Adnan Oktar’ı Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı düşmanlık besliyormuş gibi göstermeye çalışırken, Yehuda Glick üzerinden MOSSAD’a ve Benjamin Netanyahu’ya bilgi aktardığı gibi komik bir suçlamayı da dile getirmiştir. Bu suçlama da elbette ki gerçekdışıdır. Sayın Adnan Oktar’ın ne Türkiye aleyhinde bir faaliyeti ne de böyle bir faaliyette kullanacak gizli bilgileri vardır. Kaldı ki biraz düşünüldüğünde, bu suçlamadaki mantığın dosyadaki bir diğer suçlamanın mantığıyla da ciddi olarak çeliştiği, yani geçersiz olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü Hakan Erol kitabının özellikle 190 ve 191. sayfalarında Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşlarının İsrail’e gittiklerinde Benjamin Netanyahu’ya, İsrailli bakanlara ve önde gelen birçok insana kolaylıkla ulaştıklarını söylemiştir. Dolayısıyla söz konusu kişilere bu kadar kolay ulaştığı düşünülen insanların sözde gizli bilgileri haham Yehuda Glick aracılığıyla Benjamin Netanyahu’ya ve MOSSAD’a iletmeye çalışmaları son derece mantıksızdır. Belli ki bu iddiayı ortaya atanlar, Sayın Adnan Oktar’ın Yehuda Glick ile olan görüşmeleri üzerinden hükümetimizi kışkırtacak şekilde hayali bir suçlama üretmişlerdir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAYIN HAKAN EROL’UN “TURNİKE” İSİMLİ KİTABINA CEVABIMIZDIR

KOMPLOCULAR SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARININ SAVUNMA GÜCÜNÜ KIRACAK YALANLAR UYDURMUŞLARDIR

SAYIN ADNAN OKTAR’A YÖNELTİLEN EZİYET SUÇLAMALARI ASILSIZDIR