ÖNEMLİ HATIRLATMA

 


Hakan Erol, kitabında, Adnan Oktar Davası dosyasındaki birçok hayali suçlamaya değinmiştir. Ancak bunlardan bazısıyla ilgili asılsız detaylı açıklamalar yaparken, bazısını ise sadece birkaç cümleyle geçiştirmiştir. Örneğin kitabın 211. sayfasında, hayali turnike sisteminin dünya çapında işletildiğinin sanılması için ortaya atılmış bir iddiadan bahsedilen şu bölüm de yer almaktadır:

 

Bu iddia asılsızdır. Dava dosyasında gerçek şahıslarla ilgili ortaya atılan asılsız cinsel suçlamalar yetmezmiş gibi, olayın kapsamını büyütmek için uydurma kod isimli hayali yabancı kadınlar hakkında da senaryolar üretilmiştir. Hakan Erol başka bir olay olsa altı boş bu tür iddialara asla itibar etmeyecekken, kitabını olabildiğince sansasyonel yazmaya çalıştığından bir cümle de olsa bunlardan bahsetmeyi ihmal etmemiştir. Dosyadaki iddiaların birçoğunun sözde tek delili müşteki veya etkin pişman sanıkların ifadeleri olduğundan, Hakan Erol mecburen böyle bir anlatım tarzı benimsemiştir. Ancak söz konusu ifadeler de Özkan Mamati gibi husumetli müştekilerin tehdit ve baskılarının nedeniyle zorla verildiğinden, geriye kitapta okuyucuya sunulmuş tek sözde delil olarak dosyadaki dijital notlar kalmaktır.

Ancak bu kez de karşımıza, dijital notların düzmece olduğu gerçeği çıkmaktadır. Dijital notların sonradan üretildikleri, özellikle dijital materyallere el konulması esnasında yaşanan hukuksuzluklardan anlaşılmaktadır. Çünkü dosyada delil olarak kullanılan dijital materyallere el konma usulleri CMK 134. maddesine tamamıyla aykırı şekilde gerçekleşmiştir. Operasyonlarda el konulan bilgisayarların, cep telefonlarının, hard disklerin ve flash belleklerin bulundukları yerde yedeklemesi yapılmamıştır. Dijital materyaller delil torbalarına alınmamış, yani mühürlü torbalarda emniyete götürülmemiş, kime ait oldukları yönünde hiçbir tespit yapılmamıştır. Emniyette ise incelendikten sonra imajları alınmış dijital materyaller vardır. Öyle ki bazı materyallerin incelemesine yıllar sonra başlanmasına rağmen, bunların daha gözaltı sürecindeyken emniyette açıldıklarını gösteren sinyal verileri dosyada bulunmaktadır. Halbuki kanuna göre imaj alma işleminin incelemeden önce yapılması gerekmektedir. Tüm bunlar dosyadaki dijital materyallerin delil olarak kabul edilemeyeceğini açıkça göstermektedir.

Dolayısıyla Hakan Erol’un kitabında yer verdiği dijital notlara hukuken de mantıken de itibar edilmez. Delil diye sunulan dijital materyallerin hukuki değeri olmadığı, Yargıtay kararlarına ve Türkiye’nin önde gelen Adli Bilişim uzmanları tarafından dava dosyasına sunulan bilirkişi raporları ile de sabittir. Söz konusu Adli Bilişim uzmanları arasında; dünya genelinde 49 kişinin sahip olduğu, tüm Avrupa Birliği ülkelerince kabul edilen, Adli Bilişim ve Siber Güvenlik alanlarında en üst düzey sertifikalardan biri olan CCFP-EU (Certified Cyber Forensic Professional – European Union) ünvanlı Türkiye’deki ilk ve tek kişi olan Tuncay Beşikçi de bulunmaktadır. Komplocuların suça özel dijital not ürettikleri davayla ilgili kitaplarda, köşe yazılarında veya haberlerde anlatılmasa da ispatlanmış durumdadır.

Tüm bu sebeplerle belirtmeliyiz ki, “Turnike” isimli kitaptaki kim tarafından oluşturulduğu belli olmayan dijital notların hiçbir delil niteliği yoktur. Kitapta belli başlı iddialara yanıtlar vererek, yazarın içine düştüğü çelişkili durumlara dikkat çekeceğiz. Kitaptaki delilsizlik gerçeğine vurgu yaparak bahsetmediklerimiz de dahil olmak üzere iddiaların tümünü çürütmüş olacağız. Nitekim komploda benzer şekilde ortaya atılmış birçok yalanın varlığı ispatlandığı takdirde diğer tüm iddiaların da yalandan ibaret oldukları mantıken ispatlanmış olacaktır. Aşağıda başlıklarda bu şekilde hazırlanmış cevaplarımız yer almaktadır:

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAYIN HAKAN EROL’UN “TURNİKE” İSİMLİ KİTABINA CEVABIMIZDIR

KOMPLOCULAR SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARININ SAVUNMA GÜCÜNÜ KIRACAK YALANLAR UYDURMUŞLARDIR

SAYIN ADNAN OKTAR’A YÖNELTİLEN EZİYET SUÇLAMALARI ASILSIZDIR