SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI HAKKINDA ORTAYA ATILAN MALİ KONULU SUÇLAMALAR ASILSIZDIR

 


Hakan Erol kitabında Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının güya dolandırıcılık, hayali ticaret, evrakta sahtecilik, kara para aklama gibi suçları da işledikleri, buna dair delillerin güya dosyadaki MASAK raporlarında olduğunu belirtmiştir.

Ancak dosyadaki diğer suçlamalarda olduğu gibi, mali konulu suçlamalarda da hiçbir somut delil olmadan, çarpıtmalara başvurarak, sadece husumetli müşteki Özkan Mamati’nin beyanları üzerinden mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Gönderme yapılan MASAK raporları da iddiaların aksine bahse konu suçlamaların delillerini içermemektedir.

Mali konulardaki suçlamaların asılsız olduğunu ortaya koymak, birçok belgenin çok kapsamlı şekilde incelenmesini ve yorumlanmasını gerektirdiğinden burada son derece kısa bir cevap vermekle yetineceğiz. Sadece hukuka aykırı mahkumiyet hükmüne konu süreçte yaşanan bazı hukuksuzlukları dile getireceğiz. Şöyle ki;

Dosyadaki mali suçlamalara konu olaylar husumetli müşteki Özkan Mamati’nin de ortağı olduğu şirketlerle ilişkilidir. Ancak konunun en önemli yönü, söz konusu şirketlerin suçlamalara konu eylemlerinin bizzat Özkan Mamati tarafından yürütülmüş olmasıdır. Yani ortada bir suç varsa, ki yerel mahkeme tarafından bu konuyu aydınlığa kavuşturmak için hiçbir araştırma yapılmamıştır, faili sadece Özkan Mamati olabilir.

Ancak Özkan Mamati müşteki olarak verdiği ifadelerinde, güya Sayın Adnan Oktar’dan aldığı talimatlar üzerine söz konusu eylemlere karıştığını ileri sürmüş, böylelikle eylemleri bireysel boyuttan çıkarıp sözde örgütsel boyuta sokmuştur. Daha da ilginci, yargı sürecinin sonunda iddialardan dolayı Sayın Adnan Oktar ve şirketlerin birinde ortaklığı bulunan Murat Yeşiltuna mahkum edilirken Özkan Mamati hiçbir ceza almamıştır. Çünkü soruşturma savcıları iddianame tanzim aşamasında Özkan Mamati ile ilgili suçlamaları içeren dosyaları, onu kayırmak ve korumak adına hukuka aykırı şekilde tefrik etmişlerdir. Bunun ardından bir anda ortaya, tek suç için açılmış 3 farklı soruşturma dosyası ve 1 dava dosyası gelmiştir. İddia olunan suçun asıl faili olduğunu ileri süren Özkan Mamati hakkındaki dosyalara yönelik soruşturmalar bugün hala devam ederken, aynı suçun ele alındığı Adnan Oktar Davası mahkumiyetle sonuçlanmıştır. Üstelik bu karara rağmen Özkan Mamati hakkındaki dosyalarda hala iddianame düzenlenmemiştir. Bu durum suçun varlığına inanılmadığını, iddiaların sadece Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarını cezalandırmak için kullanıldıklarını göstermektedir.

Yerel mahkeme TCK 204/1 ihlali iddiasına konu eylemde hangi evrakın sahte olduğunu göstermeden, yani eylemin delilini bile ortaya koymadan mahkumiyet kararı vermiştir. Özkan Mamati’nin sahte olduğunu ileri sürdüğü konşimento dosyada yoktur.

Yerel mahkeme mahkumiyet kararına yurt dışı döviz transfer dekontlarının mükerrer kullanıldığı yönündeki iddiayı da dayanak kılmıştır. Ancak açıkladığı gerekçesinde, söz konusu dekontların içerikleri, kimler tarafından hazırlandıkları, nerede ve ne zaman kullanıldıkları bile belirtilmemiştir. İddiaya konu suçun delilleri ortaya konulmamıştır.

Sahte belgelerle gümrükten mal çekildiği iddiası hakkında daha önce İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yürütülmüş 2014/80598 no’lu dosyada takipsizlik kararı verilmiştir. Yani ortada suç olmadığı daha önceden Savcılıkça da tespit edilmiştir.

Tüm bunlara yerel mahkemenin üzerinde bir baskı olduğu ve dosyada gerçek anlamda yargılama yapılmasına mani olan bir talimatla nedeniyle hukuka aykırı karar verildiği yönündeki kanaatimizi kuvvetlendirmektedir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAYIN HAKAN EROL’UN “TURNİKE” İSİMLİ KİTABINA CEVABIMIZDIR

Resim
  Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına kurulan büyük bir komplo neticesinde 11 Temmuz 2018 tarihinde operasyon düzenlenmiş, Sayın Adnan Oktar ve çok sayıda arkadaşı tutuklanmıştır. 3 yıla yakın süren ve sayısız hukuksuzlukların yapıldığı yargılama sonucunda Türk hukuk tarihinde rastlanmayan bir biçimde Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları binlerce yıl cezalar almıştır. Burada en önemli konu ise bu cezaların tek bir tanesinin dahi somut delile dayandırılmamış olması ve her iddianın kendi içerisinde onlarca, yüzlerce çelişki ve yalanlar barındırmasıdır. Birçok kumpas dosyasının ilk ihbarlarının isimsiz kişiler tarafından yapıldığı herkesçe bilinmektedir. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına karşı kurulan kumpasın ilk ihbarı, kimliği belirsiz bir şahsın 15 Temmuz 2016 tarihli hain darbe girişiminden yaklaşık 2 hafta sonra yaptığı düzmece hiçbir delile dayanmayan bir maille başlamıştır. Soruşturma sürecinde özellikle 2018 yılının başından itibaren basın da devreye sokulmuş, 11.07.
Devamı

KOMPLOCULAR SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARININ SAVUNMA GÜCÜNÜ KIRACAK YALANLAR UYDURMUŞLARDIR

Resim
  Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının yaklaşık 40 yıllık birliktelikleri boyunca dünya çapında sürdürdükleri yoğun kültürel faaliyetleri, direkt ya da dolaylı olarak birçok insanla iletişim kurmalarına yol açmıştır. Bu faaliyetler ve neden olduğu iletişimler onlara dostlar kazandırdığı gibi bazı düşmanlar da kazandırmıştır. İşte Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubunun kültürel faaliyetlerini durdurmak isteyen odakların, bu gruba yakınları katılan veya kıskançlık ve öfke besleyen kimi insanların saldırıları, yaşanan bazı nahoş olayların mecburen yargıya taşınmasıyla sonuçlanmıştır. Zaman içinde, faaliyetlerin ve iletişime geçilen insanların sayısının artmasına paralel olarak yargıya taşınan olayların sayısı da elbette ki artmıştır. Bu durum Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının kendilerini kapsamlı, karmaşık ve yoğun hukuki süreçler içinde bulmasına neden olmuştur. Ayrıca maruz kaldıkları bazı büyük komplolar ise, yargı süreçlerinin çok uzun sürmesine neden olduğundan, komplolara karşı
Devamı

SAYIN ADNAN OKTAR’A YÖNELTİLEN EZİYET SUÇLAMALARI ASILSIZDIR

Resim
  Adnan Oktar Davası dosyasında cinsel içerikli suçlamalar asılsız olduğu gibi eziyet suçlamaları da asılsızdır. Söz konusu suçlamalar hiçbir somut delile dayanmamakta, hayatın olağan akışına aykırı yönler içermekte, sözde mağdurların soyut beyanlarından öteye gidememektedir. Gerçekler böyleyken, Hakan Erol dosyadaki eziyet suçlamalarını da elinden geldiğince sahiplenmiştir. Benzer suçlamaların araştırıldığı davalarda da karşılaştığımız sözlü ve fiziksel şiddet isnatlarının dışında, tek cümleyle de olsa husumetli müştekilerin hayal gücünün ürünü olan, son derece çirkin içeriklerde kurgulanmış iftiralara bile kitabında değinmiştir. Çirkin olayların anlatıldığı iftiralara burada yer vererek husumetli müştekilerin kara propagandasına alet olmaya lüzum yoktur. Bununla birlikte özellikle kitabın ilgili bölümünde adı sıklıkla geçen Çağla (Teker) Çelenlioğlu üzerinde durarak, şiddet olaylarının hiçbir zaman gerçekleşmediğine işaret eden önemli delilerin ortaya konulması da gereklidir. Ş
Devamı