“TURNİKE” İSMİ VERİLEN CİNSEL SÖMÜRÜ SİSTEMİ HAYALİDİR

 


Hakan Erol, Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubuyla ilgili dava dosyasından hareketle yazdığı kitabına “Turnike” ismini vererek, dosyadaki hayali suçlamalar arasından en çok cinsel saldırı ve taciz suçlamalarını ön plana çıkarmak istediğini göstermiştir. Türkiye’de son yıllarda kadına yönelik şiddet ve cinsel saldırı suçlarının yükselişe geçtiği ve çok fazla tartışıldığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, Hakan Erol’un dikkat çekebilmek için en uygun tercihi yaptığında şüphe yoktur.

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına isnat edilen tüm cinsel saldırı ve taciz suçlamaları asılsızdır. Dolayısıyla kitapta ismi geçirilen ve cinsel saldırıda bulunduğu iddia edilen kişilerin hepsi suçsuzdur. Dosyanın asılsız cinsel saldırı ve taciz suçlamalarıyla doldurulmasının tek sebebi Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının uzun yıllar boyunca hapisten çıkmamalarını sağlamaktır.

Cinsel saldırı ve taciz suçlamaları için gereken ifadelerin büyük bölümü, Özkan Mamati’nin öncülüğündeki bazı müştekilerin korkuttukları genç kızlardan alınmıştır. Bu genç kızlar dosyaya şüpheli olarak katılıp tutuklanmakla korkutuldukları için, hapse gönderilmekten kurtulmak amacıyla kendilerinden istenilen şekilde ifade vermeyi kabul etmek zorunda kalmışlardır. Sanıklar aleyhindeki ifadelerin bir bölümü ise, soruşturma kapsamında tutuklanan, ancak daha çok sağlık durumları nedeniyle zorlu cezaevi şartlarından kurtulmak için arkadaşlarına iftira atmayı kabul eden kişilerden sağlanmıştır. Hakan Erol’un kitabında, ifadesinden alıntılara yer verdiği tüm kadınlar dosyanın husumetli müştekileri tarafından mağdur edilen ve yönlendirilen insanlardır.

ADNAN OKTAR DAVASI DOSYASINDAKİ CİNSEL SALDIRI VE TACİZ SUÇLAMALARININ GERÇEK OLAMAYACAĞINI GÖSTEREN ÇOK SAYIDA DELİL VARDIR. BUNLARIN BİR KISMI ŞÖYLEDİR:

·       Yıllar boyunca cinsel saldırı ve tacize uğradığını ileri süren genç kadınların hiçbiri dosyadaki ifadesinden önce Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarından şikayetçi olmamıştır. Gizli yürütülen bir dosyada, yani kimse bu dosyanın varlığından haberdar değilken, 1-2 ay içinde birbiri ardınca gerçekleşen onlarca şikayet ve bu şikayetçilerin çeşitli şehirlerden, hatta yurtdışından cinsel suçlamalarla hiçbir ilgisi olmayan Emniyetin bir birime Mali Şube’ye getirilip, hiçbirinin haberdar dahi olmadığı gizli yürütülen bir soruşturma dosyasına ifade verdirtilmesi şikayetçilerin organize şekilde harekete geçirildiğini göstermektedir.

·       Şikayetçi kadınların neredeyse tamamı Sayın Adnan Oktar’ın erkek arkadaşlarının arkadaşlarıdır. Bu kişiler sözde cinsel saldırı ve tacizlere rağmen yıllarca arkadaşlarıyla ve onların arkadaş çevresiyle görüşmeye devam etmişlerdir. Onların evlerine gitmişlerdir. Onlarla birlikte birçok sosyal etkinlikte bulunmuşlardır. Şikayetçilerin bu süreçte sözde saldırganlarla çektirdikleri neşeli fotoğraflar, tarafların birbirilerine gönderdikleri sevgi içerikli mesajlar, saatlerce süren telefon görüşmeleri asılsız suçlamalarda bulunulduğunu gösterecek şekilde dosyada yer almaktadır.

·       İddialara konu tecavüz eylemleri sırasında hiçbir sözde mağdur çığlık atmamış, ana cadde üzerinde bulunan güvenlikli aile sitelerinde olmalarına rağmen çevreden yardım istememiş, kaçma girişiminde dahi bulunmamıştır. Sözde cinsel saldırılardan veya tacizlerden sonra geceyi sözde saldırganlarla birlikte geçirdiğini beyan eden birçok şikayetçi vardır.

·       Dosyada cinsel saldırı iddialarını doğrulayacak tek bir sağlık raporu bile yoktur. Adli Tıp Kurumu’nun raporları dosyadaki sanıkların suçsuzluğunu ortaya koymuştur. Hiçbir şikayetçi iddiasına konu tecavüz hadisesinin akabinde de herhangi bir sağlık kurumundan rapor almamıştır. Tecavüz ve taciz iddiaları sadece şikayetçilerin sözlü beyanına dayanmaktadır.

·       Dosyada cinsel saldırı iddialarını doğrulayacak hiçbir video veya ses kaydı bulunmamaktadır. Yıllarca sürdüğü ileri sürülen tecavüz eylemleri ve tacizler hiçbir şikayetçi tarafından sesli veya görüntülü olarak kayda alınmamıştır. Gizli yürütülen soruşturma kapsamında gerçekleştirilen teknik takiplerde iddiaya konu hiçbir tecavüz eylemine yönelik suçüstü yapılmamıştır.

·       Maruz kaldığını iddia ettiği tecavüz ve taciz eylemlerini dosyadaki ifadesinden önce ailesine veya dostlarına anlatmış tek bir şikayetçi yoktur.

·       Genç kızların yaşadıkları olayları kimselere anlatmamalarının ana sebeplerinden biri olarak gösterilen ve şantaj malzemesi olarak kullanıldığı ileri sürülen cinsel ilişki görüntülerinin hayali oldukları defalarca ortaya çıkmıştır. Bu iddiada bulunanlar şantaj içerikli görüntülere dair bugüne kadar tek bir delil bile sunabilmiş değildirler.

·       Adnan Oktar Davası’nda cinsel saldırı ve taciz suçlamalarında bulunan şikayetçi kadınların emniyet ve mahkeme ifadeleri arasında toplamda yüzlerce çelişki vardır. İfadeleri verirken kendilerine ezberletilen hayali olayları anlatmaya çalışan şikayetçiler psikolojik faktörlerin devreye girmesiyle kendilerine ezberletilen birçok şeyi karıştırmışlar veya unutmuşlardır. Öyle ki sözde nerede, kiminle, ne zaman cinsel ilişkiyle girdiğini bile hatırlamayan veya karıştıran onlarca şikayetçi olmuştur. Böyle bir durumun gerçek tecavüz vakalarında yaşanması mümkün değildir.

·       Dosyadaki tüm cinsel saldırı suçlamalarında sözde anal veya oral ilişkiden bahsedilmiştir. Halbuki cinsel saldırılarda anal ve oral yoldan tecavüz teknik olarak imkansızdır. Tecavüz girişimi sırasında anal yoldan saldırıya başvurulursa, kadın bedenini kasacağından cinsel birleşmenin gerçekleşmesi mümkün değildir. Oral sekste ise kadının erkeğin cinsel organına zarar vermesi son derece kolay olduğundan, saldırganlar tecavüz sırasında böyle bir cinsel ilişki türüne yanaşmazlar. Eğer erkek ve kadın arasında anal veya oral seks yaşanmışsa, bu durum kadının ilişkiye rızasının bulunduğunu gösterir. Söz konusu dosyada ise tüm yargılananlar bu iddiaların doğru olmadığını defaatle belirtmiştir. Müştekiler ise bu gerçekdışı iddialarını kanıtlar nitelikte hiçbir somut, hukuka uygun delil sunamamışlardır.

·       İfadelerde tasvir edilen turnike sisteminin, sistemi uygulayanları cinsel yönden tatmin etmesi mümkün değildir. İfadelere göre, sistemde sömürüldüğü belirtilen kadınların yaşadıkları psikolojik sorunlar, cinsel isteksizlikleri, beraber oldukları erkeklere çıkardıkları zorluklar, bir erkeğin cinsel beklentilerini turnike sisteminden karşılamasını imkansız kılmaktadır. Hiçbir suç örgütünün, erkek üyelerini böyle bir sistemle elde tutması veya ödüllendirmesi söz konusu olamaz. Yine aynı şekilde, iddiaların aksine, hiçbir kadın böyle bir sistem içinde karakter olgunluğuna veya dini yönden takvaya ulaşamaz.

·       Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının sosyal profillerine dikkat edildiğinde, cinsel ihtiyaçlarını suç teşkil etmeyen, meşru yöntemlerle karşılayabilecek imkanlara fazlasıyla sahip oldukları görülmektedir. Bu bakımdan da söz konusu kişilerin, "turnike” gibi sistemlere, tecavüz veya taciz gibi suç eylemlerine başvurmaları mantık dışıdır.

·       Şikayetçi olmayı zorla kabul etmiş kadınlar arasında Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına karşı husumet besleyenler de bulunmaktadır. Bu kişiler yıllarca evlilik hayali kurdukları, maddi imkanlarından yararlanmayı umdukları insanlardan beklediklerini elde edemeyince onlara karşı husumet geliştirmişlerdir. Bu durum onların komploculara destek vermesini kolaylaştırmıştır.

Şikayetçi genç kadınlar arasında, babası veya annesi Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına karşı husumetli olanlar da vardır. Örneğin müşteki F.D’nin kızı, babasının husumeti nedeniyle dosyada şikayetçi olmak zorunda kalmıştır. 18 yaşından küçük olan ve kitapta hikayesine genişçe yer verilen Serra isimli genç kız da, annesi ve babası arasındaki geçimsizliğin ardından yaşanan olaylar nedeniyle bir anda kendini dosyadaki şikayetçilerden biri olarak bulmuştur. Zira baba, kızını annesinden koparıp velayetine almaya çalıştığı dönemde dolaylı şekilde Sayın Adnan Oktar’a işaret ettiği hayali olaylar kurgulamış, komplocular da bu olayları dosyadaki iftiralarına malzeme yapmışlardır. Bu noktada 18 yaşından küçük bu genç kızın önce husumetli müştekiler tarafından yatla tatile çıkarıldığını, buna dair resimlerin bizzat husumetli müştekilerce sosyal medyada paylaşıldığını, sonrasında ise ifadelerini değiştirmemesi için yurtdışında saklandığını da belirtmemiz gerekir.

Herhangi bir vakada, bu delillerden sadece birinin varlığında bile, tecavüz ve taciz suçlamalarının doğruluğu hakkında şüphe oluşacağı açıkken, Adnan Oktar Davası’nda maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla bir yargılama yapılmadığından şüphe dahi oluşmamıştır. Sanıklar, iddialar tartışılmadan ve araştırılmadan direkt olarak suçlu ilan edilmişlerdir. Hakan Erol da, elbette ki yukarıda yer verdiğimiz delillerin hiçbirinden bahsetmemiştir. Halbuki didik didik ettiğini ileri sürdüğü dava dosyasında gerçekleri somut delilleriyle ortaya koyan binlerce sayfalık dilekçe, mütalaa ve mahkeme kararı bulunmaktadır. Bunları anlattığı takdirde okuyucuyu ikna edemeyeceğini gayet iyi bilen Hakan Erol, hayali cinsel saldırı ve taciz olaylarından bahsedilen ifadelere dayanarak haksız yere Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarını suçlamayı tercih etmiştir. Hatta hızını alamayıp kitabının 228. sayfasında, arka planını tam çözemediği, çözse de görmezden geldiği olaylar nedeniyle, gerçekte yaşananlardan dolayı mağdur olmuş masum bir anneyi kızını pazarlamakla bile suçlayabilmiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAYIN HAKAN EROL’UN “TURNİKE” İSİMLİ KİTABINA CEVABIMIZDIR

KOMPLOCULAR SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARININ SAVUNMA GÜCÜNÜ KIRACAK YALANLAR UYDURMUŞLARDIR

SAYIN ADNAN OKTAR’A YÖNELTİLEN EZİYET SUÇLAMALARI ASILSIZDIR